Merhaba,
Kendimi ifade etmek ve benzeri duyguların bizleri yakınlaştıracağını hissederek sezgisel postaları sizlerle buluşturmaya karar verdim. Sezgisel Kart Destesi ve Kadın Doğası ve Yaratıcılık kitabı sayesinde birçok insanla tanışıp, duygudaş olduğumuz fark edince, kendimde tekrar yazma ve çizme gücünü, cesaretini bulmaya başladım. Bazen güçlü duygular geldiğinde, kendi içimizdeki daha derin yaraları keşfeder ve çözüm odaklı olmak zorunda kalırız. Bu sezgileri ve duyguları daha çok dinleyerek kendimizi fark eder ve geliştiririz.
Bu yazılar benim annelik sürecimden yola çıkarak yazdığım ama konunun sadece annelik olmadığı, gündelik hayat, yaratıcılık, girişimcilik, dişilik ve hayata dair olacağı haftalık bir e posta serisi. İçeriğinde, o haftanın sezgisel mesajı ile beraber farklı bakış açıları, çözümler olacak.
Bu haftanın konusu, daha iyi bir şey için dinlenmeye ve değişime izin vermek…
Kendimden çok şey beklediğimi fark ettim bu aralar. Bu beklenti kendi potansiyelime olan inancımdan, kendimi bu kadar zaman üreterek ifade etme alışkanlığımdan geliyor. Bazen de günümüz dünyasının o hızlı akan zamanı, hızlıca her şeyin yapılması gerektiğine dair inançlarımız üretkenlik konusunda bizleri yetersiz hissettiriyor. Birçok hayalimin adımlarını atabilmekte zorlandığım ve kendimi duygusal olarak donmuş hissettiğim bu dönemde, kendimi yeniden tanımaya izin vermem gerektiğini fark ettim. Bu yüzden kendimce yeni yollar keşfederken, bu yolları da bir kendine bakım süreci olarak görmeye başladım. Bazen eski yollar işe yaramadığında en azından yeni yollar keşfetmeye istekli olabiliriz.
Üretkenlik sürecimin en dibindeyim şimdi. Araştırma yaptığım, elime onlarca kağıt alıp yırttığım, yapamayacağımı düşündüğüm, bazen kendime kızdığım, bazen bu zamana kadar edindiğim kimlikleri sorguladığım, zihnimin bedenimden önce gittiği ve ona ulaşamadığım anların bol olduğu, biraz karanlık, biraz durgun bir denizdeyim. Bu süreci ne kadar kabule geçsem, ne kadar kendimi suçlamasam, ne kadar artık anne olduktan sonra yeni bir ben olduğumu kabul etsem, o kadar açabiliyorum kendimi yeni kapılara ve olasılıklara.
Yıllar evvel yine böyle bir donma dönemi geçirmiştim. Yine hayatımın değiştiği ve beklenmedik şeylerin olduğu bir dönemdi. Böyle dönemlerde hem kimlik, hem yaratıcılık, hem stil her şey dönüşüme uğrar. Kocaman sayfalara çizim yapabiliyorken, bir A4 sayfaya bir çizik çizemediğimi hatırlıyorum o dönemde. Yapmak istediklerimi, zihinden bedene taşıyamadığımı, zorlandığımı, kendime inancımın gittiğini, kaybolmuş hissettiğimi hatırlıyorum. Bir süre kabullenmekle geçti, terapiye giderek ve kitaplardan destek alarak. Kaybolmuş benliğimi önce yeniden yapılandırmam gerekti. Sonrasında edindiğim birikimle yeni şeyler ürettim, kendimi yeniledim ve hatta kariyerimin, yaşadığım şehrin, dolayısıyla hayatımın yönünü değiştirdim.
Geriye dönüp baktığımda, bütün sürecin bana nasıl da hizmet ettiğini görebiliyorum. Hayatımın o dönemine şükrediyorum.
Eğer siz de üretkenliğinizde, yaşantınızda, hislerinizde bir donma süreci yaşıyorsanız, bu dönemin geçici olduğunu hatırlayın. Bu dönemden anılar ve yine de zevk alacağınız anlar oluşturun. Durup dinlenmenin ve biraz kendinize iyi gelmenin yollarını keşfetmenin tadını çıkarın. Duracaksın, dinleneceksin.
Zamanını boşa geçiyor sanacaksın.
Kendine zaman vermeyi öğrenmek, kendini dinlemeyi öğrenmek,
Bu hızlı dünyada sana bazen gereksiz gelecek.
Ama içten içe bileceksin,
Bu anlar bir yere götürecek seni, hiç olmadığın bir yere.
Bu zor anlar taşıyacak seni yeni benliğine…
Sorular:
Kendini dinlendirmek için hangi yollar sana uygun?
Hangi konularda destek almalısın?
Bedenini nasıl dinlendiriyorsun?
Hayal kurabiliyor musun?
Comments